10 Ocak 2018 Çarşamba

Cemil Meriç'te Görmek, Görmemek ya da Görememek Üzerine

Bu başlık altında Cemil Meriç'in Jurnal'inde yer alan "görmek" ile alakalı meseleler, cümleler ve çıkarımlar toplanacaktır. Yine Cemil Meriç'in okuyacağım diğer kitaplarında da konu ile ilgili cümleler bulunduğunda burada paylaşılacaktır.


1) Görmek tabiata tahakküm etmektir. Dış dünya, ne kadar düşman unsurlarla dolup taşarsa taşsın, zekamızın gözbebeklerimizden boşalan seyyalesiyle ehlileşmeye, mutileşmeye mahkumdur. Hayatımız bakışlarımızdan maddeye işler: Madde bizimdir. Tabiatla bir vuslat içinde yaşayabiliriz. Her bakış dış dünyaya atılan bir kementtir. Mekan canavarı, bütün buutlarıyla ehlileşiverir. Gören hangi hakla yalnızlıktan şikayet edebilir? Mevsimler bütün işlevleriyle emrinde, renkler bütün cilveleriyle hizmetindedir. Yıldızlar onun için doğar, çiçekler onun için abideleşir, güneş, kuşların kanadında, onun için, alaimisemanın bütün nüanslarına geçit resmi yaptırır. Şehrin bütün kadınları onun için giyinip süslenir. Çocukların tebessümü onun içindir.

2) Bazen şükrediyor körlüğüne. Felaketine dört elle sarılmak istiyor. Körlük bir nevi ölüm. Hayır, ölümden çok daha beter bir işkence. Öldükten sonra yaşamak gibi bir şey. Bir hortlak gibi yaşamak. Şekillerin silindiği, güzelliklerin kaybolduğu, cisimlerin katılaştığı düşman bir dünyada yaşamak. Dünyanın dışında yaşamak. Ama öylesine bedbahttı ki bütün felaketlerin mesuliyetini tek kaynağa bağlamak teselli ediyor onu. Bu afet hezimetlerini meşrulaştırıyor. Hiçliğini bütün merareti ile hissetmek... dayanılmaz çile. Ama o bu çileyi ömür boyu çekti. Herkesten farklı olmak, ıstırapların en güç tahammül edileni. Hayat onun için bir zilletler zinciri idi. Kendini, okuduğu romanlardan hiçbirinin kahramanına benzetmiyor, acıları edebiyata girmeyecek kadar bayağı da ondan mı?

Önünde bütün kapılar çoktan kapanmıştı. Yaşadığı trajedinin düğümünü ya ölümün elleri çözebilirdi, ya cinnetin. Heyhat! Gözlerini kaybetti. Çok muvakkat, çok yarım bir hal sureti idi bu. Evet, bazı gurur yaralarını unutturacak, bazı hezimetleri meşrulaştıracak, bazı çirkinlikleri gizleyecek, tahrikleri azaltacak bir felaket. Bununla beraber yıllarca kör kelimesini telâffuz edemedi. Dudaklarını yakıyordu bu söz. İnanmak istemiyordu. Hâlâ inanmak istememektedir.

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pencere

Haluk Bilginer ve Esra Bilgin Bezen Freud'un bastırılan ve birikmiş duyguların sonunda patlayacağı görüşüyle yola çıkan oyun; bast...