18 Ocak 2018 Perşembe

2017'de Sevdiğim ve Sevemediğim Kitaplar

Geçtiğimiz yıl içinde okuyup bende en çok etki bırakan, etki bırakmasa bile okurken büyük bir haz veren kitapları burada kısaca listeleyeceğim. Büyük ümitlerle okuyup hayal kırıklığı ile bitirdiğim hatta bitirmek istemeyip yarıda bıraktığım kitaplara da yine bu yazıda yer vereceğim. Bu yazıda beni hayal kırıklığına uğratmayan fakat yeni bir şey de vermeyen, üzerimde etkisi olmayan kitaplar yer almayacak.

Tahsin Yücel Peygamberin son beş günü
Peygamberin Son Beş Günü, Tahsin Yücel, 1992 foto: @bookogina - instagram

Öncelikle en sevdiklerimden başlayalım:

1) Tünel - Ernesto Sabato
2) Doğruyu Söylemek - Michel Foucault
3) Peygamberin Son Beş Günü - Tahsin Yücel
4) İklimler - Andre Maurois
5) Palyaço - Heinrich Böll
6) Karasevdalılar - Javier Marias
7) İnsancıklar - Dostoyevski

Tünel: Ernesto Sabato'nun Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan varoluşçu romanını anlatmak için Camus'nün Fransa'nın meşhur yayınevi Gallimard'a bu kitabın basılması için öneride bulunduğunu söylemek yeterli olacaktır sanırım.

Doğruyu Söylemek: Foucault'nun "doğru ne şekilde doğrudur?", "nerede söylendiğinde doğrunun bir önemi vardır?" gibi sorulara parrhesia ve parrhesiastes kavramları ile yanıtlar verdiği, zihin açıcı bir okuma deneyimi. Ayrıca bir yüksek lisans dersinde film analizim için de oldukça fayda sağladı bana bu kaynak.

Peygamberin Son Beş Günü: Türk roman ve öykülerinin günümüzde bir hayli birbirine benzeyen meselelerinin olduğunu ve benim görüşüme göre bir kısırlık yaşandığını düşünürsek, bu kitap bir vaha. Tahsin Yücel üstadın çevirilerinde hakim olan dilin daha yoğun halini Peygamberin Son Beş Günü'nde görmek mümkün. Mizah gücü yüksek bir roman. Kesinlikle tavsiyemdir.

İklimler: Romanı yıllar evvel Nuri Bilge'nin söyleşisinde duymuştum. İklimler filminin ismini bu kitabı çok sevdiği için koyduğunu söylemişti sanırım. Andre Maurois'i okumak için biraz geciktim. Harika bir roman. Empati kavramını hissettiğim bu kitap okuduğum en büyük aşk romanlarından biri.

Palyaço: Alman Edebiyatı'nın en mühim ve muhalif isimlerinden biri olan Böll'ün kitabı, mahalle baskısı kavramını anlamak için eşine az rastlanır bir roman. Kesinlikle okunmalı.

Karasevdalılar: Adeta bir yapboz gibi parçalara ayrılan romanda sonuna kadar ne olacağını kestirmek zor. Duygular oldukça gerçek. Haliyle insanoğlu duygularını kullanınca ne olduğunu kestirmek kolay olmuyor. Farklı hikayesi ile merak uyandıran bir roman. Javier Marias, Nobel için her zaman adı geçen bir yazar. Umarım bir gün gerçek olur.

İnsancıklar: Yazın, 7 senenin ardından Rize'ye giderken yanıma aldığım üç kitaptan biriydi İnsancıklar. Okumadığım bazı klasikleri de okumak istiyordum. Dostoyevski'nin haline acınası karakterlerini bir kez daha gördüğümüz ve bir kez daha gerçekliğine hayret ettiğimiz bir kitap. Mektuplarla örülü olan bu roman, klasik okumanın tadını fazlasıyla veriyor. 

devamı gelecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pencere

Haluk Bilginer ve Esra Bilgin Bezen Freud'un bastırılan ve birikmiş duyguların sonunda patlayacağı görüşüyle yola çıkan oyun; bast...