17 Aralık 2017 Pazar

Suudi Arabistan ve Sinema

Suudi Arabistan son dönemlerde bazı reformlar gerçekleştiriyor. Kadınların araba sürme yasağı kaldırıldı mesela. Sinema gösterimi 38 senenin ardından serbest kaldı vs.

Suudi Arabistan'da sinemanın başlangıcı

Amerikalı eski gazeteci ve yazar, şimdilerde akademisyenlik yapan Stephen Kinzer, kitabı Ezber Bozmak'ta Suudi Arabistan'ın sinema geçmişine hatta Suudi Arabistan'da sinemanın temeline dair güzel bilgiler veriyor. Suudi Kralı Abdülaziz İbni Suud ve yanındaki kalabalık ekibi bir Amerikan gemisinde dönemin ABD Başkanı Roosevelt ile buluşur. Bir Suud'un ilk kez sinema ile tanışması da bu gemide gerçekleşir. Tabi yasaklar da bu gemide başlar.


Kitaptan: ... bu seyahatte kral (ibni suud) hayatında ilk defa bir sinema filmi seyretti. Uçak gemisinin nasıl çalıştığını anlatan The Fighting Lady isimli dökümanteri pek beğendi. Ama filmden sonra Büyükelçi Eddy'ye krallığında istemediği yabancı ürünlerden birinin de filmler olduğunu söyledi.

"Böyle güzel bir film bile olsa halkımın sinema görmesinin doğru olduğundan kuşkuluyum" dedi. "Dikkatlerini dini görevlerinden başka yerlere çekecek olan eğlence iştahı ortaya çıkacaktır."

Suudi hayatında iki yüzlülük temel bir olgudur. Örneğin İbni Suud'un Black Label Johnnie Walker'a olan düşkünlüğü gibi astrolojiye inanması da İslami kurallara tamamen aykırıdır. Bu durumda kralları diğer insanlara film gösterilmemesini buyurduğu halde mürettebata gösterilen filmlere karşı çoğunluğu prenslerden oluşan kraliyet ekibinin açlık duyması şaşırtıcı değildi. Büyükelçi Eddy hatıratında olayı şöyle anlatır:

"Güvertede dökümanter film gösterildikten ve kral odasına çekildikten sonra mürettebata her zaman gösterilen gemi filmleri gösterildi. Bu sır kralın üçüncü oğlu Emir Muhammed'in kulağına gitmiş. Emir Muhammed yola çıkışımızdan sonraki sabah beni bir kenara çekti ve birdenbire ölmeyi mi yoksa küçük parçalara ayrılarak ölmeyi mi tercih ettiğimi sordu.Ne olduğunu sordum, güvertenin altında Hollywood filmlerinin gösterildiğini ve kendisinin davet edilmediğini söyledi. Şiddet göreceğim korkusuyla, Kral babasının hiçbir Arap'ın, hele oğullarından birinin, yarı çıplak kadınların tanrı korkusu olmadan sergilendiği bu filmleri görmesini onaylamadığını hatırlattım ve bunu unutması için yalvardım. Az ve öz cevap verdi. Ya bu filmleri göreceğini ya da çocuklarımın kısa bir süre sonra yetim kalacaklarını söyledi. Boyun eğersem sırrımı saklayacağını ve babasına söylemeyeceğine ant içti.

Lafın kısası, Emir Muhammed ve küçük kardeşi Emir Mansur, Lucille Ball'ın gece yarısı erkekler yatakhanesinde yolunu kaybettiği, elbiseleri paramparça zor bela kurtulduğu filmi geç vakitte en ön sırada seyrettiler. Film mürettebatın, iki prensin de iştirak ettiği, ıslıkları ve alkışlarıyla sona erdi. Filmin bir sonraki gösterimine en az yirmi beş Arap katıldı. Şansımıza, bildiğim kadarıyla, bu alemin haberi Kralın kulağına gitmedi."

Bu yazı İletişim Yayınları'nda çıkan Ezber Bozmak adlı kitaptan alınmıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pencere

Haluk Bilginer ve Esra Bilgin Bezen Freud'un bastırılan ve birikmiş duyguların sonunda patlayacağı görüşüyle yola çıkan oyun; bast...